Ulusal HIV/AIDS Kongresi 2024’deydik…
Güncelleme tarihi: 4 gün önce
‘Türkiye HIV/AIDS Platformu’nun bu yıl sekizincisi düzenlediği Ulusal HIV/AIDS Kongresi 2024, HIV takibi yapan enfeksiyon hekimlerinin ve aktivistlerin katılımı ile 5-8 Aralık 2024 tarihleri arasında Antalya Xanadu Otel’de gerçekleşti. Pozitif-iz Derneği bu yıl kongrenin bilimsel kurulunda yer aldı.
Pozitif-iz Derneği, kongrede ‘HIV epidemisinde verilen yanıtta sağlık otoritesi, sağlık çalışanı ve sivil toplum örgütü üçgeni: Başarılar, eksikler ve beklentiler’ panelinde ve ‘HIV enfeksiyonunun tanı, tedavi, izlem ve önlemine ilişkin hizmetlerin standardizasyonu’ oturumunda konuşmacı oldu. Ayrıca ‘Sağlık hizmetine erişimde damgalanma ve ayrımcılık’ panelinde oturum başkanı oldu. ‘HIV ile Yaşayanların Maruz Bırakıldığı Hak İhlalleri Raporu-2023’nin sonuçlarını sözlü poster sunumu yaptı. 'HIV Farkındalığını Arttırma Projesi Anket Sonuçlarının Değerlendirilmesi' Posteri kongre süresinde poster alanında yar aldı.
360 kişinin katılımı ile gerçekleşen kongrede HIV’in bilimsel yönü, araştırma sonuçları, olgu sunumları ile HIV ile yaşayanlara yönelik damgalanma ve ayrımcılıklar da konuşuldu.
Kongrede; aşılar, kür çalışmaları, yaşlanma, inflamasyon, zarar azaltma, kilit gruplar, yaygın ve anonim test, tanı, ‘Belirlenemeyen=Bulaşmayan (B=B)’, diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, damgalanma, ayrımcılık,… gibi pek çok konu detaylıca konuşuldu. Yürütülen araştırma sonuçları paylaşıldı, uydu sempozyumları ve olgu sunumları yapıldı.
Kongre süresince Dernek temsilcileri Çiğdem Şimşek ve Önder Bora oturumlarda söz alarak katkı sağladı.
POZİTİF-İZ DERNEĞİ SİVİL TOPLUMU TEMSİL ETTİ
Açılış konuşmalarının ardından kongrenin ilk oturumu olan ‘HIV epidemisine verilen yanıtta sağlık otoritesi, sağlık çalışanı ve sivil toplum örgütü üçgeni: Başarılar, eksikler ve beklentiler’ paneline geçildi.
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Serhat Ünal’ın yaptığı panelde Sağlık Otoritesi bakış açısını Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar ve Erken Uyarı Dairesi Başkanlığı yetkilisi Uzm. Dr. Taliha Karakök yaparken, Sağlık Çalışanı bakış açıcını ise Prof. Dr. Deniz Gökengin anlattı. Sivil Toplum Örgütü bakış açısını ise Pozitif-iz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aktivist Çiğdem Şimşek aktardı.
HIV Epidemisine Verilen Yanıtta Sağlık Otoritesi Bakış Açısı
Dr. Taliha Karakök sunumunda; “Ülkemizde 1985 yılından 07 Kasım 2024 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 48.273 HIV vakası mevcut. HIV ve AIDS toplam vakaların %81,8’i erkek, %18,2’si kadın olup %16,1’i yabancı uyruklu kişilerden oluşmakta.
Vakalar en fazla sırasıyla 25-29 ve 30-34 yaş gruplarında görülmekte.
Vakaların bulaş yoluna göre dağılımına bakıldığında, yine ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından itibaren, ülkemizde bildirimi yapılan vakaların %58,9’unda bulaşma yolu bildirilmedi. Bulaşma yolu bildirilen vakalar içerisinde cinsel yolla bulaşma %94,4, damar içi madde kullanımı yoluyla bulaşma %1,2 ve anneden bebeğe geçiş ise %1,2.
Bulaşma yollarında, 2022’de Orta Avrupa’da bulaş yolu bilinmeyenlerin en yüksek olduğu iki ülke; %79 oranı ile ilk sırada Polonya yer alıyor. İkinci sırada ise %67 ila Türkiye gelmekte.
01 Ocak 2024 – 07 Kasım 2024 tarihlerinde ise toplam 1567 vaka doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirildi. Bildirimi yapılan HIV ve AIDS vakalarının %84,6’sı erkek, %15,4’ü ise kadın. Vakaların %10,5’i yabancı uyruklu. 2024 yılında bildirimi yapılan vakalardan 25-29 yaş grubu, diğer yaş gruplarına göre daha fazla sayıda bildirildi. Yıllar itibarıyla enfeksiyon trendinde artış izlenmekte. 2020 yılında HIV pozitif kişi sayısı 3137 iken, 2023 yılında HIV pozitif kişi sayısı 6185 oldu” dedi.
Karakök, 2025 yılının ilk üç ayında ‘HIV/AIDS Bilgi Sistemi (HABS)’ın açılacağını kaydetti. HIV vakalarının gerçek sayısının tutulacağını, bu sayede mükerrer kayıtların engelleneceğini, klinisyenler için takip sistemi niteliğinde olacağını, süreç takibi (immünsüpresif durumlar, tedavi vs) ve yaşamlarını kaybedenlerin net veri olarak tutulacağını belirtti.
Karakök ayrıca, 2024 yılında tamamlanması planlanan ‘HIV/AIDS Kontrol Programı ve Tanı- Tedavi Rehberi’nin 2025’te yeniden hazırlanacağını, yeni rehberde; - Bildirim detayları, - Yasal konular+Haklar, - Sağlık merkezlerinde HIV geçişini önlemeye yönelik önerilere de yer verileceğini ekledi.
Karakök, geliştirilmesi gereken alanları şöyle sıraladı; 1) Sürveyans kapsamı, 2) Moleküler epidemiyoloji, 3) Davranış sürveyansı, 4) Yasalar ve mevzuatlar, 5) İletişim, 6) Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri (GDTM) sayılarının arttırılması, 7) Yapay zeka entegrasyonu, 8) Farkındalık çalışmaları, 9) Stigmayla mücadele, 10) İnovasyon çalışmaları
Öte yandan HIV takibi yapan klinisyenlerden beklentileri de şu başlıklarla özetledi; -Tüm doğrulanmış vakaların bildiriminin yapılması, -Bildirimlerin zamanında yapılması, -Bildirimde vaka detaylarının yer alması, -Süreçlerin yazılı kayıt altına alınması, -Sağlık çalışanları farkındalığı için akran öğrenimi.
HIV Epidemisine Verilen Yanıtta Sağlık Çalışanı Bakış Açısı
Bir ülkenin epidemisini iyi tanıması gerekir diyen Prof. Dr. Deniz Gökengin, İstanbul ve Ankara'da kilit toplumun haritalanması araştırmasını sundu. Gökengin, HIV alanında gözlemlediği eksiklikleri sıraladıktan sonra Dünya Sağlık Örgütü’nün önerilerini sıraladı. Son olarak genel toplumu taramak yerine özel grupları taramanın ve bunlara yönelik özel stratejilerin olması gerektiğinin önemli olduğunu belirtti.
HIV Epidemisine Verilen Yanıtta Sivil Toplum Bakış Açısı
Pozitif-iz Derneği’ni temsilen katılan aktivist Çiğdem Şimşek sunumuna Derneği ve çalışmalarını tanıtarak başladı. Ardından, ‘Başarılar’ bölümünde şu başlıklara değindi; -Özne örgütleri arasında koordinasyon arttı, -Özne örgütleri HIV takibi yapan enfeksiyon hekimleri tarafından daha bilinir ve güvenilir hale geldi, -Hekimler ile daha yakın temas kuruldu / ilişkiler gelişti, -HIV poliklinikleri tarafından özne örgütlerine yönlendirme yapılıyor, -Bir ihlal yaşandığında, ek destek ihtiyacı olduğunda hekimler bizleri arıyor, -Özne dernekleri Ulusal Kongrelere paydaş oluyor. / HIV kurslarına davet alıyor, -Bakanlığa iletilen raporda hekim ve özne örgütleri birlikte hareket etti, -HIV terminolojisi değişti ☺
‘Eksiklikler’i ise aşağıdaki başlıklarda sundu;
-Özne Dernekleri olarak çok az insanla çok iş yapmaya çalışıyoruz, -Bazı gruplara hala erişimde zorlanıyoruz, Diğer STK’lar (Pozitif alan, Kaos GL, Kırmızı Şemsiye…vs) ile çalışıyoruz. Daha fazla ortak HIV politikası üretilmesine ihtiyaç var, -95-95-95 Küresel Hedeflerin ilk basamağı olan tanılamada çok gerideyiz, -Tanılama kadar doğru yönlendirme yapılması da çok önemli (Özellikle önemli kurum ve kuruluşların yönlendirme yapmaması çok hassas!) İzmir örneği…, - Saha gözlemlerimiz ile resmi veriler uyuşmuyor, - HIV ile enfekte, ancak durumundan haberdar olmayan, tanı almamış kişiler büyük sorun, -HIV takibi yapan doktorlar da tanıdan sonra devreye giriyor. Tanı öncesi için çalışmak gerek, -HIV/AIDS kontrol programı bitti! Hedeflerine ulaşamadık, -GDTM’ler her şehirde olacaktı, olanlar kapanmasın diye çabalıyoruz, -TC vatandaşı olmayanlar tedaviye erişemiyor !!! -Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm bakanlıkların KAPSAYICI bir şekilde HIV’i ele alması gerekiyor, -HIV, enfeksiyon hekimleri dışında diğer branşlar tarafından yeteri kadar bilinmiyor, ayrımcılık ve damgalama devam ediyor, -Hala bazı enfeksiyon hekimleri bize yönlendirme yapmıyor, -HIV takibi yapmayan enf doktorlarının HIV ile yaşama konusunda bilinç düzeyi düşük (kongrelere gelen hekimlerin bilinç düzeyi daha yüksek), -Temas Öncesi Profilaksi’nin geri ödemeye alınması şart.
‘Beklentiler’i ise beş başlık altında topladı; -Ulusal AIDS Komisyonu’nun işler hale gelmesi büyük ihtiyaç, -Tüm bakanlıkların tanılamayı önceleyip faaliyetlerini arttırması elzem, -Damgalanma ve ayrımcılığın olmadığı sağlık hizmetleri yaygınlaştırılmalı, -Daha fazla ortak HIV politikası üretilmesine ihtiyaç var, -Sağlık Bakanlığı’nın daha fazla pozitif ilgisine ihtiyacımız var.
Şimşek, “Hep birlikte, yan yana hareket edersek güçlüyüz. Tüm eksikleri giderir, beklentileri karşılar ve her şeyi başarırız.” diyerek sunumunu tamamladı.
HIV ENFEKSİYONUNUN TANI, TEDAVİ, İZLEM VE ÖNLEMİNE İLİŞKİN HİZMETLERİN STANDARDİZASYONU
Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Volkan Korten ve Doç. Dr. Figen Sarıgül’ün yaptığı açık oturumda; Prof. Dr. Özlem Altuntaş Aydın, Prof. Dr. Yeşim Taşova, Dr. Aygen Tümer, Pozitif-iz Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Aktivist Önder Bora, Sosyolog Yağmur Şenoğuz ve Kağan Çavuşoğlu konuşmacı oldu.
İlk sözü alan Dr. Aygen Tümer, tanılama ve teşhiste standardizasyonun nasıl yapılacağını anlattı. Dünya Sağlık Örgütü’nün 5 C prensiplerinden bahsetti; 1) Rıza (Consent), 2) Mahremiyet (Confidentiality), 3) Doğru test sonucu (Correct test result), 4) Önleme, tedavi ve bakım servislerine bağlantı (Connection), 5) Danışmanlık (Councelling).
5 C ile birlikte Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS)’in 95-95-95+95 Küresel Hedeflerini anlattı; Küresel hedefler sırayla; 1) Tüm dünya genelindeki insanların %95’inin test olması ve tanı alması, 2) Tanı alan HIV pozitiflerin %95’inin tedaviye erişmesi, 3) Tedaviye başlayan HIV pozitif kişilerin %%95’inin viral yüklerinin (HIV’in kandaki miktarının) ölçülemeyecek düzeye gelip baskılanması (yani Belirlenemeyen=Bulaşmayan seviyeye gelmesi), 4) Tanı alıp, tedaviye başlayan ve viral yükü baskılanmış olan HIV ile yaşayan kişilerin %95’inin sahip oldukları hakları damgalanma ve ayrımcılık yaşamadan, insan onuruna yakışır bir şekilde kullanabilmeleridir.
Prof. Dr. Özlem Altuntaş Aydın, Pozitif sonuçtan sonra atılması gereken adımları anlattı. Tedavi başlandıktan sonra izlem sıklığının ne olması gerektiğini paylaştı. Rehberlerde belirtilen izlem sıklığına hem hekimlerin hem de tedavi alan kişilerin uymasının tedavi başarısı ve takibinde önemli rol aldığını bildirdi. Buna göre tedavi başlangıcından itibaren ilk ay ve devamında yaklaşık bir sene boyunca 3 ayda bir daha sonraki dönemde 6 ayda bir mutlaka takipte gerekli testlerin yapılmasını belirtti.
Prof. Dr. Yeşim Taşova, tanılama kadar kişilerin tedavide (B=B’de) kalmalarının da çok önemli olduğunun altını çizdi. HIV tanısı almış kişilerin ne sıklıkla; 1.ayda, 3.ayda ve sonra 6. ay aralıklarla kontrollere gelmesi şeklinde olduğunu belirtti. HIV tanısı almış kişilerin tedavilerini aksatmadan, doz atlamadan – düzgünce almalarının da çok önemli olduğunu anlattı.
Aktivist Önder Bora; toplumun HIV’in bulaş ve bulaşmama yollarının mutlaka Covid-19 döneminde olduğu gibi kamu otoritesi tarafından bilgilendirilmesi gerektiğini, böylelikle damgalanmanın ortadan kaldırılmasında büyük adımlar atılabileceği ve kişilerin teste gitmelerinin kolaylaşacağını söyledi. Ayrıca Türkiye’de yaşayan yabancıların tanı aldıktan sonra sağlık sistemine dahil olsalar bile tedaviye ücretsiz erişemediklerinin altını çizdi. Tedavi alamadan Türkiye’de yaşayan yabancılarda önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde AIDS evresinde görülebileceğini söyleyerek, yabancılar için sigorta sisteminin bir an önce çözülmesi gerektiğini belirtti.
Kişileri danışmanlık sırasında tedavide kalmaları için cesaretlendirip, rutin kontrollere gitmeleri için teşvik ettiklerini kaydetti. Takipte kalmanın randevu bulma açısından sorunlara yol açtığını, kişilerin iş yerinden izin almakta zorluklar yaşadığını ifade etti. Hastane içinde HIV poliklinikleri açılmasının takibi kolaylaştırabileceğini belirtti. Derneğin ücretsiz psikolog ve cüzi miktarda ücret karşılığı psikiyatr desteğinden söz etti.
Kağan Çavuşoğlu, GDTM’lerin özellikle büyük şehirlerde birden fazla noktada olması gerektiğini vurguladı.
Yağmur Şenoğuz, Dernek olarak kendilerine ulaşan kişi sayılarını paylaştı. 2023 yılında yeni tanı alan 484 kişinin Pozitif Yaşam Derneğinden danışmanlık aldığını belirtti. 2023 yılında tanı alan 6300 kişi olduğu düşünüldüğünde, üç özne derneği olarak bir yılda yeni tanı alan kişilerin %10’una erişebileceğini ifade etti.
Tartışma kısmında; - Co-enfeksiyonlar, -Göçmenlerde de tedaviye erişimin ve devamlılığın ayrı değerlendirilmesi gerektiği, -Birinci basamaktan başlayarak her aşamada farkındalıkların arttırılması gerektiği, el yordamı ile değil sistematik takibin de önemi konuşuldu.
Beden sağlığı kadar ruh sağlığının da önemli olduğunun altı çizildi. Pediatriden yetişkinliğe geçişte ‘ruhsal refah’ın önemli olduğu konuşuldu.
Oturumun son kısmında ise, damgalanma ve ayrımcılık tartışıldı. Toplumda ve sağlık hizmeti sağlayıcılarında damgalanmanın boyutu veriler ile ele alındı. Önder Bora, Sağlık hizmeti sağlayanlarda hala damgalama ve ayrımcılığın devam ettiğini, bunlar kadar içsel damgalamanın da önüne geçilmesi gerektiğini kaydetti.
Kongrenin ilk günü, yapılan iki uydu sempozyumu ile tamamlandı.
** ** ** **
Kongrenin ikinci günü ‘HIV enfeksiyonunda şifaya doğru’ kısa paneli ile başladı.
HIV enfeksiyonunda immünogenetik başlığında Esra Arslan Ateş HIVîn ortaya çıkışı, Genetik terminolojisi, HIV’in yaşam döngüsü, çeşitli varyasyonların HIV ilişkisi ve CCR5 geninin etkileşimini anlattı.
T hücresi temelli tedaviler başlığında ise Uluhan Sili dünyada yapılan çeşitli şifa yöntemlerini, stratejilerini anlattı, bunların kemik iliği nakli, Bloklama Kilitleme, Latentlikten geri döndürme yöntemleri olduğunu aktardı. Kalıcı viral rezervlerin sitotoksik T lenfosit aracılı ortadan kaldırılmasındaki engelleri belirtti ve immunoterapiyle şifaya değindi.
Günün ikinci oturumu olan birinci konferans ‘’HIV enfeksiyonunun tedavisinde uzun vadeli başarı: Entegre ve birey merkezli yaklaşım’’ başlığındaydı. Konuşmacı Figen Kaptan, HIV’e küresel yanıt olarak en önemli ilerlemenin ART keşfedilmesini belirtti, ART ile RNA bakılanmasının oluştuğunu söyledi. Yeni zorluklar olarak uzun süreli ilaç kullanımı buna bağlı gelişen ilaç yorgunluğuna değindi. Uzun vadeli başarıda HIV ile yaşayan kişilerin deneyimlerinin aktarılmasının önemini vurguladı ve sağlık hizmeti ve toplum desteğinin öneminin altını çizdi.
Günün üçüncü oturumu olan 3 numaralı Uydu Sempozyumunun konusu ‘’HIV tedavisi sizin sanatınız: Genç HIV ile yaşayan kişilerde Tivicay ve Epivir’in Yeri’’ idi.
İlk konuşmacı olarak Prof. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu, genç yaşta kişilerde vaka artışının olduğunu, gönüllü test yaptırma oranının 2,38 kat arttığını belirtti. 20-29 yaş arasındaki kişilerin HIV ile ilgili nereden alıyor sorusunun cevabı ise internet araması olarak aktarıldı.Ayrıca HIV ile yaşayan kişilerin endişeleri, Yaş beklentisi, HIV ile yaşayan kişileri nasıl bir tedavi bekliyor sorularını yanıtladı.
İkinci konuşmacı olarak Esra Zerdali Epivir Tivicay kullanımını anlattı. Günün ilk panelinin konusu ‘’Uzmanına Danışalım’’ başlığındaydı. Konuşmacı Nursel Çalık Başaran uzun vadede metabolik sağlığın korunması konusuna değindi. İkinci konuşmacı olarak dermatolog Aslan Yürekli HIV ve dermatolojik sorunlar başlığında Zona ve hangi dermatolojik sorunlarda HIV bakılması gerektiğini anlattı. Üçüncü konuşmacı Radyolog Gül Hatipoğlu ise HIV ile ilişkili santral sinir sistemi tutulumlarında radyoloji yorumlamalarına değindi. Dördüncü konuşmacı Ceren Atasoy Tahtasakal ise HIV ile yaşayan kişilerde MACE (Majör Adverse Kardiyak olayların altını çizdi, Hiper tansyon, Kolestrol takibinin önemine değindi. Beşinci konuşmacı olan Aytan Sedaliyeva ise HIV ile yaşayan kişilerde ve sağlıklı gönüllülerde Ekokardiyografik bulguların karşılaştırmalı değerlendirmesini yaptı.
Dördüncü Uydu Sempozyumunun başlığı ‘’B/F/TAF ile Parmak İzmizde Gerçekler ve Yaşam Var’’ idi
Günün ikinci konferansında ‘’Virolojik baskılanmanın ötesi: Kaliteli bir Yaşamın Sırları’’ ele alındı. Ardından ‘HIV enfeksiyonunun tedavisinde uzun vadeli başarı: Entegre ve birey merkezli yaklaşım’ konferansı ile devam etti. ‘HIV Tedavisi Sizin Sanatınız: Genç HIV ile yaşayan kişilerde Tivicay ve Epivir’in Yeri’ uydu sempozyumunun ardından, ‘Uzmanına danışalım’ paneli düzenlendi.
Günün ikinci yarısında; ‘B/F/TAF ile Parmak İzimizde Gerçekler ve Yaşam Var’ uydu sempozyumundan sonra ‘Virolojik baskılanmanın ötesi: Kaliteli bir yaşamın sırları’ konferansı yapıldı. Kahve arasından sonra ‘Antiretroviral tedavide güncel başlıklar’ konferansı ile devam etti.
Hak İhlalleri Raporu Sözlü Poster Sunumu Yaptık
Oturum Başkanlığını Doç. Dr. Asuman İnan ile Aktivist Çiğdem Şimşek’in yaptığı ‘Sağlık Hizmetine Erişimde Damgalanma Ve Ayrımcılık’ panelinde poster sunumu yaptık.
Panelde, ‘Sıklığı, nedenleri ve sonuçları’ sunumu ile Arda Karapınar, ‘Damgalama ve ayrımcılığı önlemede özne derneklerinin rolü’ sunumu ile Yağmur Şenoğuz konuştu.
Konuşmaların ardından Aktivist Önder Bora ‘HIV ile Yaşayanlar Hakkını Arıyor’ başlığı ile HIV ile Yaşayanların 2023 Yılında Maruz Bırakıldıkları Hak İhlalleri Raporu ‘nu sundu.
Bora konuşmasına, HIV ile yaşayanların maruz bırakıldıkları hak ihlallerini 2018’den bu yana Etkiniz AB Programının desteği raporladıklarını söyleyerek başladı. Bora sunumunda şu detayları aktardı; “Hak İhlalleri Raporu’nda, HIV ile yaşayan kişilerin 2023 yılında maruz bırakıldıkları hak ihlallerinin nitel ve nicel yönden izlemesi amaçlandı. 2023 yılı içerisinde toplam 360 başvurucunun hak ihlali başvurusu Dernek tarafından alındı. Telefon, sosyal medya ve e-posta aracılığıyla Derneğe gelen başvurular akran danışmanlarınca derlendi ve anonim hale getirildi. Nitel ve nicel olarak toplanan veriler raporlaştırıldı. Dernek, 2023’te 1.102 kişiye toplam 3.585 kez akran danışmanlığı verdi. 1.102 başvurucunun 360’ının başvurularında ise hak ihlalleri tespit edildi.
En çok sağlığa erişim ve çalışma hakları ihlal edildi, Yabancıların GSS sorunu devam ediyor, Deprem bölgesinden başvurular arttı.
Derneğin, HIV alanında yaşanan hak ihlallerini raporlamaya başladığı 2018 yılından bu yana, aldığı başvuruların ve hak ihlallerinin sayısı yüzde 857’den fazla arttı. İhlallerdeki 8,6 kat artış, HIV ile yaşayanlara yönelik ayrımcılık ve damgalanmanın derinleştiğini gözler önüne seriyor.
Derneğe gelen 360 başvuru neticesinde verilen danışmanlıklar sonucu hukuki yollara başvuranların sayısı 17. Hak ihlaline maruz bırakılan başvurucuların büyük bir çoğunluğunun hukuki yollara başvurmamasının sebepleri, mevcut hukuki düzenlemelere güvenmemelerinin yanı sıra; dava açmadan sorunu çözebilecek mekanizmaları tercih etmeleriyle açıklanabilir.
Sınıflandırılan hak ihlallerin çoğunda çeşitli haklar birlikte de ihlal edildi. Bu çoklu ihlaller çoğunlukla, sağlığa erişim hakkına ilişkin mevzuata dayalı hak ihlalleri ile çalışma hakkına ilişkin mevzuata dayalı hak ihlalleri şeklinde gerçekleşti.” dedi.
Kongrenin ikinci günü olgu tartışmaları ile devam etti.
Poster Sunumu Yaptık
Kongre süresi boyunca 029 numaralı 'HIV Farkındalığını Arttırma Projesi'nin anket sonuçlarının değerlendirmesi posteri alanda asılı durdu. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ekibi ve Pozitif-iz Derneği ortaklığında yürütülen projenin posteri; Çiğdem Şimşek, İlkay Akbulut, İlker Ödemiş, Hilal Abakay, Ceren Özkahya Işık, Sabri Atalay isimleri ile yürütüldü.
Kongrenin üçüncü günü olan 7 Aralık 2024 Cumartesi günü sözlü bildirim oturumuyla başladı
İlk sunumu yapan Dr. Tuba Damar Çakırca sunum başlığı ‘’HIV ile yaşayan gebe kadınların ve bebeklerinin değerlendirilmesi: Türkiye'den ulusal çok merkezli bir çalışma sundu. Bu çalışma sonucunda 13 bebeğin HIV ile enfekte doğduğunu bunun nedenlerinin gebelik döneminde ART reddi, Doğumdan sonra tanı alma ve emzirme, İkinci gebelikte ART kullanılmaması olarak açıkladı.
İkinci sunumu yapan İnci Yılmaz Nakir ise Artan Yaşam Süresi ile Değişen Dinamikler: HIV ile yaşayan kişilerde Kanser Profili konusuna değindi 1541 hastanın 46 sında kanser saptandığını ve immün durum ve geç tanı ile kanser ilişkisine değindi.
Üçüncü sunumu yapan Prof. Dr Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu ‘’İstanbul’da HIV ile yaşayan kadınlarınEpidemiyolojik Analizi başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. HIV ile yaşayan kadınların yarısının eşlerinin de HIV pozitif olduğu, kadınların sadece 4 te 1 nin çalıştığı. Kadınlarda Diayabet, Hipertansyonun daha sıklıkta görüldüğü ve AIDS ile başvurunun kadınlarda daha yüksek olduğunu belirtti.
Dördüncü konuşmacı Melike Kaya Kaptan B=B hedefi doğrultusunda ikili ve üçlü rejimlerin karşılaştırmasını yaptı, buna göre her iki rejim çeşidinde anlamlı fark bulunmadığını belirtti. Beşinci konuşmacı olarak Behice Kurtaran Elli yaş ve üstünde tanı alan kişilerde HIV enfeksiyonu takibindeki değişiklikleri ele aldı bu grupta her 4 kişiden birinde komorbite görüldüğünün altını çizdi.
Son sözlü bildirimi gerçekleştiren İlkay Akbulut HIV ile yaşayan kişilerde tedaviye uyumu etkileyen faktörlere değindi, buna göre Tedavi yorgunluğu, Sağlıklı çocuk sahibi olamama endişesi,Yan etki endişesi, ilaç ilaç etkileşimleri, hekime ulaşamama gibi sorunların tedavide uyumu etkilediğini belirtti
Dördüncü Kısa Panelde ilk konuşmacı Selda ErensoyTarama testlerini, ikinci konuşmacı olan Tülin Demir ise Doğrulama testlerinin çeşitlerini anlattı. Beşinci Kısa Panelde ilk konuşmacı Çiğdem A. Hatipoğluı Düşük düzeyli vireminin mekanizması, dirençle ilişkisi ve yönetimi konularında sunum yaptı.
Dördüncü Panelin konusu ‘’Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarda tanı, tedavi ve korunma’’idi
İlk konuşmacı olan Pınar Zarakolu CYBE taramalarında sendromik paneller konusunu ele aldı. Dünyada 374 milyon kişinin iyileştirilebilir CYBE olduğunun tahmin edildiğini söyledi. Ülkemizde bildirim oranlarının düşük olduğundan yeterli veri olmadığından bahsetti. Tanıda kullanılan testleri anlattı. HIV ile yaşayan kişilerde yılda 1 tarama , riskli davranış varsa 3 yada 6 ayda taranması gerektiğinin altını çizdi.
İkinci konuşmacı Nazlım Aktuğ Demir CYBE tedavisinde sendromik yaklaşım başlığında sunum yaptı, ilk görüşmede tedaviye başlanması, sendromik yaklaşımda algoritma oluşturulması ve Türkiye’de CYBE verilerinin olmadığını belirtti.
Üçüncü konuşmacı Arzu Nazlı CYBE lerin antibiyotikle önlenmesi konusunu ele aldı, CYBE lerin aşısının bulunmadığını belirtti, sürekli antibiyotik kullanılmasıyla direnç gelişme riskinden bahsetti. PEP ve Prep olarak Doxyxycline kullanımının olumlu sonuçlarını paylaştı.
Dördüncü konuşmacı Nurhayat Yılmaz HIV ve Sifiliz koenfeksiyonu olan hastalıkların değerlendirmesi konusunu ele aldı. Sifiliz in bağışıklık sistemini düşürdüğünü HIV in ilerlemesini hızlandırabildiğini belirtti.Cinsiyetin risk faktörü olarak ortaya çıkmadığının altını çizdi.
Günün kapanışı HIV ile ilişkili hizmetlerde yapay zekanın yeri başlıklı münaza ile oldu.
Konuşmacılardan Prof. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu yapay zekanın tam olarak HIV alanında hizmetlerde yer alamayacağını, HIV ile yaşayan kişilerin birebir iletişim aradıklarını savunurken diğer konuşmacı Sabri Atalay ise yapay zekayla daha hızlı sağlık hizmeti sağlanabileceğini, tedavi seçimi, takibinin daha kolaylaşacağını savundu.
8 Aralık 2024 Pazar günü olgu sunumları ile kongre tamamlandı.
** ** ** ** **
Kongre kapsamında öne çıkan bazı detaylar ise şöyle;
Dünyanın her yerinde olduğu gibi Ayrımcılık ve damgalanma ülkemizde de devam etmekte
Damgalama ve ayrımcılık 95-95-95+95 hedeflerinin ilk basamağı olan testte büyük engeller teşkil etmekte.
Damgalama ve ayrımcılık kişilerin tedaviye başlamasında ve takipte kalmasında önemli rol almakta
Dördüncü 95 hedefi olan kaliteli yaşamın önündeki en büyük sorunu teşkil etmekte
Kongre programı: https://www.hivaidskongresi2024.com/page/bilimsel-program
Comments