top of page

Kazanacak Öyle Çok Şeyimiz Var Ki

Yazarın fotoğrafı: POZİTİF İZPOZİTİF İZ

Merhaba...

Ben 23 yaşındayım, 2 yıldır HIV pozitifim. Benim pozitif hikâyem aslında resmi ve gayri resmi olarak ikiye ayrılıyor.

2017 yılının 6 Ağustosu… Bedenen çok yorulduğum bir günün sonunda aniden yüksek ateş ve üşüme hissiyle yatağa yığıldım. O sıcakta grip olmam beklenemezdi bu yüzden ben yorgunluktan dem vururken annem bana nazar değdiğine inanıyordu. Balkonda şakayla karışık bana ne olduğunu konuşurken anneme ‘AIDS olmuş olmayayım ben’ deyip gülüştük. Bu şaka daha sonra acaba mı diye içine bir kurt düşürdü. Çünkü korunmasız bir ilişki yaşamıştım. Neyi nasıl yapacağımı araştırıp ertesi sabah çokta tam teşekküllü olmayan bir özel polikliniğe gittim ve gayet adımla soyadımla adresli madresli kayıt yaptırıp HIV testi olmak istediğimi söyledim. (Anonim test merkezleri olduğunu bilmiyordum.) Bu arada HIV’in ne olduğunu bir gece önce internetten öğrenmiştim, çünkü o durum benim için sadece AIDS’ti. Soğukkanlı davranmaya çalışıyordum. Kan verdim, birkaç saat içinde sonucumun çıkacağını söylediler. Tekrar gittiğimde bir yanlışlık olduğunu yarın sabah tekrar gelip kan vermem gerektiğini söylediler, peki dedim ve eve geldim. Neden tekrar kan istediklerini araştırınca yalancı pozitiflik diye bir şey olduğunu öğrendim ve gittim ertesi gün kan verdim. Sonuçlar 15 gün sonra çıkar dediler. Ve ben o 15 günü yalancı pozitif olmak umuduyla yalancı bir sevinçle geçirdim.


O kan vermeden birkaç gün sonra tatile gittim, testin sonuçlanıp sonuçlanmadığını. neredeyse unutmuştum. Bir gün telefon çaldı ve politikten arayıp ‘testiniz pozitif’ dediler. O an size ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Özellikle ‘pozitif değil mi?’ diye teyit edip çok şükür dedim. Çünkü ben HIV pozitifliğin ne olduğunu bilmeyecek kadar bilgisizken HIV ile enfekte olmuştum..!


O gönül rahatlığıyla hayatıma devam ederken 7 ay sonra ensemdeki lenf bezimde ceviz büyüklüğünde bir şişlik hissettim. İlk önce yağ bezesidir diye düşündüm ve neden olabilir diye araştırdım. Uyuyan devi uyandıracak şeyle orada karşılaştım işte aylar sonra yeniden. Lenf bezlerindeki büyüme HIV belirtisi olabilir.. İstanbul'da yaşıyor ama başka bir şehirde üniversite okuyordum. Yine kendimce cesaretli davranıp randevu aldım ve doktora gittim, kan verdim. Ertesi gün sonuçlar için doktora gittiğimde numune tekrarı alınması gerektiğini ve sonuçların 15 gün sonra çıkacağını söylediler. Bir dakika ya dedim ben bu hikâyeyi bir yerden tanıyorum dedim. Çıkar çıkmaz ilk test yaptırdığım polikliniği aradım ve sonucumun ne olduğunu sordum. Telefonda söyleyemeyiz buraya gelmelisiniz dediler. Atladım, İstanbul’a gittim.


Laboratuvardaki kızcağız bilgilerimi alıp sonucu öğrenince suratı değişti, ‘sonucu söyleyemem, doktorla görüşmeniz lazım’ dedi. İşte film aslında orada koptu bende. Anlamıştım, tam olarak bilmiyordum ama hissetmiştim. Daha sonra okuduğum şehre dönüp önce enfeksiyona oradan laboratuvara oradan mikrobiyolojiye sonra yine enfeksiyona elimde bir tahlil sonucuyla döndüm durdum. Doktorum dünya şekeri bir kadındı. Durumu anlattı, artık HIV’in tedavi edilebilir olduğunu, düzenli ve uyumlu ilaç tedavisiyle birlikte ölümcül olmadığını söyledi, zannediyorum ki gözlerim doldu ama ağlayamadım. Çünkü iki kere böyle bir sonuçla karşı karşıya gelmiş sadece kendimi kandırarak süreci uzatmıştım. Hastaneden çıkar çıkmaz kendimi ilk arabanın önüne atmak istedim, annemi aradım. Sesini duymak bana iyi gelmişti..

Ve İstanbul’a döndüm. Tedaviye başlamak ve kendimi toparlamak için biraz zamana ihtiyacım vardı. Bu yüzden koca yazı geceden gün batımına kadar HIV üstüne araştırmaya adamıştım. Uzun yaz geceleri korkuyla birleşince bitmek bilmiyordu. Araştırdıkça okudukça bazen rahatlıyor bazen en acısız ölüm şeklini düşünüyordum. İnternet asıllar bir kenara asılsız bilgi çöplüğüydü. Ölmekten korkuyor, yaşama dört elle sarılmak istiyordum ama ellerimde o gücü bulamıyordum. Yaşamın ve hayatın güzelliğini kaybetme korkusuyla yüz yüze gelince farketmiştim. Asla boş kalmak istemiyordum çünkü boş kaldıkça kendimi yiyip bitiyordum. Oyalanacak bir şeyler bulamayınca kendimi yemeğe veriyordum. 3 ayda neredeyse 13 kilo almıştım. Yemek yememin başka bir sebebi de HIV’in beni eritip bitireceğiydi. Ne kadar çok yiyip kilo alırsam o kadar geç eririm diye düşünüyordum.


Koca yaz bu korku ve endişe sarmalı içinde bitmişti ve ben artık tedaviye başlamaya karar vermiştim. Yol bilmez iz bilmez bir yabancı gibi dımdızlaktım. Hiçbir şey bilmiyordum. Bilenleri de bilmiyordum. Sonra bir gece araştırma yaparken Pozitif-iz Derneği çıktı karşıma. Hemen mesaj attım. Cevap geldi. Daha önce hiç görmediğim adını bile bilmediğim birine uzun zaman sonra ilk defa kendimi anlatıyordum. Cevap veren kişi de uzun yıllardır HIV pozitifti ve bununla nasıl yaşanabileceğini biliyordu. Aklıma gelen gelmeyen ne varsa arka arkaya soruyordum. Aldığım her cevap beni tedaviye karşı biraz daha umutlandırıyordu. Sonunda cesaretimi topladım ve bir eğitim araştırma hastanesinin yolunu tuttum. Doktor hanım gayet kibar, bir o kadar profesyoneldi. Bir sürü tahlil, aşı, film istedi. Hemen hemen hepsi bir 15 gün sürdü ve o 15 gün boyunca ben Dernekteki o kim olduğunu bilmediğim kişi ile iletişim halinde oldum. Korktum yazdım, ağladım yazdım, dertleşmek istedim yazdım...


Daha sonra sonuçlar için doktora gittim. Sonuçların başlangıç için gayet iyi olduğunu, ilaç tedavisiyle kısa sürede toparlanacağımı söyledi. İlaçlarımı alacak güvenilir bir eczane olmadığı için yine can kurtaranım Dernekle iletişim kurdum ve ilk defa hem ilaçlarımı temin etmek hem de tanışmak için buluştuk.. Hastane dışında, doktor olmayan hemşire olmayan biriyle ilk defa bu durum hakkında rahatça konuşabilmek bana yalnız olmadığımı hissettirmişti. Tebessümüyle, sıcaklığı bana kendimi inanılmaz güvende hissettiriyordu. İlk defa ağlamıştım bu durum için sokak ortasında üstelik.


İlaçları içmeye başladım. Zaman geçiyor ve sağlığımla alakalı en ufak bir olumsuzluk yaşamıyordum. Üstüne üstlük her kontrolümde biraz daha toparlıyordum. Bedenen çok iyiydim. Sadece endişelerim ve korkularım devam ediyordu. Hiçbir ayrımcılığa maruz kalmamış aksine her zaman iyi insanlarla karşılaşmıştım bu durumla alakalı ama yine de korkuyordum. 2019 Mart ayında Derneğin bir eğitimi için şehir dışına gittim. Alanında uzman doktorlar, avukatlar, benim gibi HIV pozitifler. İlk defa durumun normalliği bu kadar tesir etmişti içime. Herkes bendendi, herkes gayet sağlıklıydı. İki gün boyunca her alanda bilinçlendim. Yalnız olmadığımı gördüm ve gelen baharla beraber inanın bana, yeniden doğdum. Bir önceki yaz her gün yarın ölecekmiş gibi yaşayan ben, hayata yeniden tutundum. Şarkı söyledim, film izledim, güldüm, eğlendim...


Hayatı sevin arkadaşlar, mutlu olun, denize bakın. Hayat bize son numarasını yaptı artık kaybedecek neyimiz var demeyin. Kaybedecek hiçbir şeyimiz olmadığında bile kazanacak öyle çok şeyimiz var ki. HIV konusunda bilinçlenin, korkmayın, ölüm korkusu sarmasın sizi, zira ölmeyeceksiniz, ölmeyeceğiz. Doğru kaynaklar okuyun, bilime inanın. Şöyle bir esip gözümüz dolmayacak mı dolacak elbette ama o kadarı da olacak ara sıra. Olumsuzluklar yaşamayacak mıyız, belki yaşayacağız ama aldırmayın bir şekilde çözülür emin olun. İnsanlara iyi davranın, tebessüm edin o zaman onlar da daha anlayışlı olacak bize karşı. Hayat ne olursa olsun yaşamaya değer. Olmasaydı iyiydi ya, oldu artık yapılacak ne varsa yapın ve hayatınıza kaldığınız yerden gümbür gümbür devam edin. Hepinize en içten dileklerimle pozitif günler :)


Barış Yıldırım

16.722 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


hiv tdvisinde yeni dönem
bottom of page